English    Türkçe    فارسی   

5
3954-3963

  • هیچ ساکن می‌نشد آن خنده زو  ** پس خلیفه طیره گشت و تندخو 
  • Bir türlü gülmesi dinmiyordu. Nihayet Halife alındı, huysuzlandı.
  • زود شمشیر از غلافش بر کشید  ** گفت سر خنده واگو ای پلید  3955
  • Hemencecik kılıcını kınından sıyırdı. Habis dedi, neden gülüyorsun? Söyle.
  • در دلم زین خنده ظنی اوفتاد  ** راستی گو عشوه نتوانیم داد 
  • Bu gülüşten gönlüme bir şüphe düştü. Hileye kalkışma, doğru söyle.
  • ور خلاف راستی بفریبیم  ** یا بهانه‌ی چرب آری تو به دم 
  • Yalanla beni kandırmaya kalkışırsan, yahut boş bir bahane icat edersen,
  • من بدانم در دل من روشنیست  ** بایدت گفتن هر آنچ گفتنیست 
  • Ben bunu anlarım, gönlümde bunu anlıyan bir nur vardır. Doğruyu söylemek gerek vesselam.'
  • در دل شاهان تو ماهی دان سطبر  ** گرچه گه گه شد ز غفلت زیر ابر 
  • Bil ki padişahların gönüllerinde ulu bir ay vardır. Bazı bazı gaflet yüzünden bulut altına girer ama ehemmiyeti yok.
  • یک چراغی هست در دل وقت گشت  ** وقت خشم و حرص آید زیر طشت  3960
  • Gönülde gezip dolaşma zamanı bir ışık vardır ki hiddet ve hırs vaktinde liğen altında gizlenir.
  • آن فراست این زمان یار منست  ** گر نگویی آنچ حق گفتنست 
  • O anlayış, şimdi benim dostumdur. Söylenecek sözü söylemezsen,
  • من بدین شمشیر برم گردنت  ** سود نبود خود بهانه کردنت 
  • Bu kılıçla boynunu vururum. Bahanen hiç fayda vermez.
  • ور بگویی راست آزادت کنم  ** حق یزدان نشکنم شادت کنم 
  • Doğru söylersen seni azad ederim. Tanrı hakkı için neşeni kırmam.