گشت بیدار او و زن را دید خوش ** بوسه باران کرده از لب بر لبش
İmran, “Bu zamanda nasıl geldin?” dedi. Kadın “Sana iştiyakımdan. Allah’ın kaza ve kaderi bu” diye cevap verdi.
گفت عمران این زمان چون آمدی ** گفت از شوق و قضای ایزدی
İmran, karısını sevgiyle kucakladı kendini tutamadı.
در کشیدش در کنار از مهر مرد ** بر نیامد با خود آن دم در نبرد
Onunla buluştu ve emaneti ona verdi. Sonrada dedi ki: “Kadın, bu küçük bir iş değil!”
جفت شد با او امانت را سپرد ** پس بگفت ای زن نه این کاریست خرد
Demir taşa çalındı, bir ateştir sıçradı. Hem de öyle bir ateş ki padişahtan da saltanatından öç alıcı, padişaha da, saltanatına da kin güdücü bir ateş.
آهنی بر سنگ زد زاد آتشی ** آتشی از شاه و ملکش کینکشی
Ben buluta benziyorum sen yersin Musa’da nebat. Allah, satranç oyununda şahı sürüyor, bir yutulduk mu yutulduk!885
من چو ابرم تو زمین موسی نبات ** حق شه شطرنج و ما ماتیم مات
Hanım, yutulmayı da hakikî padişah olan Allah’tan bil, yutmayı da. O işi bizden bilip bize hayıflanma!
مات و برد از شاه میدان ای عروس ** آن مدان از ما مکن بر ما فسوس
Firavunun korktuğu şey yok mu? Seninle buluştum, meydana geldi işte!
آنچ این فرعون میترسد ازو ** هست شد این دم که گشتم جفت تو
İmran’ın karısıyla buluştuktan sonra “Beni görmemiş ol” diye nasihat etmesi
وصیت کردن عمران جفت خود را بعد از مجامعت کی مرا ندیده باشی
Sakın bunu kimseye söyleme, gizle de bana da yüzlerce türlü gam, gussa gelmesin, sana da.
وا مگردان هیچ ازینها دم مزن ** تا نیاید بر من و تو صد حزن