English    Türkçe    فارسی   

2
2439-2448

  • خونبهای من جمال ذو الجلال ** خونبهای خود خورم کسب حلال‏
  • Benim kanımın diyeti ululuk sahibi Tanrı’nın cemalidir. Ben kendi kan diyetimi yemekteyim, bu bana helâl bir kazançtır.
  • این خریداران مفلس را بهل ** چه خریداری کند یک مشت گل‏ 2440
  • Bu müflis alıcıları bırak. Bir avuç toprak, ne satın alabilir ki?
  • گل مخور گل را مخر گل را مجو ** ز انکه گل خوار است دایم زرد رو
  • Toprak yeme, toprak alma, toprağı arama. Çünkü toprak yiyenin yüzü daima sapsarıdır.
  • دل بخور تا دایما باشی جوان ** از تجلی چهره‏ات چون ارغوان‏
  • Gönül ye de daima genç kal. Benzin, tecelliden erguvana dönsün!”
  • یا رب این بخشش نه حد کار ماست ** لطف تو لطف خفی را خود سزاست‏
  • Yarabbi, bu ihsan bizim işimiz değil. Senin lûtfun, gizli lûtfe yol göstericidir.
  • دست گیر از دست ما ما را بخر ** پرده را بردار و پرده‏ی ما مدر
  • Ey düşkünlerin ellerini tutan, elimizi tut. Bizi al, perdeyi kaldır, perdemizi yırtma.
  • باز خر ما را از این نفس پلید ** کاردش تا استخوان ما رسید 2445
  • Bizi bu murdar nefisten kurtar. Çünkü bıçağı kemiğimize kadar dayandı.
  • از چو ما بی‏چارگان این بند سخت ** کی گشاید ای شه بی‏تاج و تخت‏
  • Ey tacı, tahtı olmayan padişah, bizim gibi biçarelerden bu kuvvetli bağı kim çözebilir?
  • این چنین قفل گران را ای ودود ** کی تواند جز که فضل تو گشود
  • Ey muhabbet ihsan eden muhabbetli Tanrı, böyle sağlam bir kilidi, senin fazlından başka kim açabilir?
  • ما ز خود سوی که گردانیم سر ** چون تویی از ما به ما نزدیکتر
  • Biz kendimizden vazgeçer, yüzümüzü sana tutarız. Çünkü sen, bize bizden yakınsın.