Senin ateşine, Firavunun ateşine atılan odun atılmamakta, onun gibi fırsat bulamıyorsun sen. Yoksa fırsat bulsan senin ateşin de Firavunun ateşi gibi yalımlanır!975
آتشت را هیزم فرعون نیست ** ورنه چون فرعون او شعلهزنیست
Yılancının donmuş bir ejderhayı ölü sanarak iple bağlayıp Bağdat’a getirmesi
حکایت مارگیر کی اژدهای فسرده را مرده پنداشت در ریسمانهاش پیچید و آورد به بغداد
Eski vakaları bilip söyleyenden bir hikâye dinle de bu üstü örtülü sırdan bir koku al.
یک حکایت بشنو از تاریخگوی ** تا بری زین راز سرپوشیده بوی
Bir yılancı, afsunlarla yılan tutmak üzere dağlara yüz tuttu.
مارگیری رفت سوی کوهسار ** تا بگیرد او به افسونهاش مار
Arayan ister yavaş gitsin, ister hızlı, nihayet aradığını bulur.
گر گران و گر شتابنده بود ** آنک جویندست یابنده بود
İki elini de aramadan çekme. Arama, yolda en iyi bir kılavuzdur.
در طلب زن دایما تو هر دو دست ** که طلب در راه نیکو رهبرست
Topal olsan, sakat olsan bile, uyuklar gibi halde, hatta edepsizce sine de olsa ona doğru kımıldan, onu ara.980
لنگ و لوک و خفتهشکل و بیادب ** سوی او میغیژ و او را میطلب
Gâh lâfla, gâh susarak, gâh şuraya, buraya boynunu uzatarak, o padişahın kokusunu almaya çalış.
گه بگفت و گه بخاموشی و گه ** بوی کردن گیر هر سو بوی شه
Yakup, oğullarına “Yusuf’un kokusunu haddinden fazla arayın” dedi.
گفت آن یعقوب با اولاد خویش ** جستن یوسف کنید از حد بیش
Siz de her duygunuzu istidatlı bir hâle getirin de her yanda adamakıllı onu araştırın.
هر حس خود را درین جستن بجد ** هر طرف رانید شکل مستعد
Allah, “Allah lütfundan meyus olmayın, ümit kesmeyin” dedi. Çocuğunu kaybetmiş Yakup gibi sen de bucak bucak yürü.
گفت از روح خدا لا تیاسوا ** همچو گم کرده پسر رو سو بسو
Onu ağzınla sorup soruşturun. Dört yana kulak verip onu araştırın!985
از ره حس دهان پرسان شوید ** گوش را بر چار راه آن نهید
Nereden bir güzel koku alırsan koklayın. Ne taraftan o âşinanın kokusunu alırsanız o tarafa yürüyün!
هر کجا بوی خوش آید بو برید ** سوی آن سر کاشنای آن سرید
Nerede bir kişiden lütuf görürsen o adama mukayyet ol… Belki o lütfun aslına yol bulursun, olur ya!
هر کجا لطفی ببینی از کسی ** سوی اصل لطف ره یابی عسی
Bütün bu hoşluklar, ulu bir denizdendir. Sen cüzü bırak da külle dön.
این همه خوشها ز دریاییست ژرف ** جزو را بگذار و بر کل دار طرف
Halkın savaşları hep güzellik içindir, hep iyilik içindir. Fakat yoksulluk azığı yok mu, asıl saadet nişanesi odur.
جنگهای خلق بهر خوبیست ** برگ بی برگی نشان طوبیست
Halkın kızışları sulh içindir ama rahata ulaşma tuzağı, daima rahatsızlıktır, zahmetle rahata ulaşılır.990
خشمهای خلق بهر آشتیست ** دام راحت دایما بیراحتیست
Her sille, okşamak içindir... Her şikâyet, insana şükretmeyi andırır.
هر زدن بهر نوازش را بود ** هر گله از شکر آگه میکند
Ey kerem sahibi, cüzden kül kokusunu al… Ey hakîm, zıttan zıddı istidlâl et!
بوی بر از جزو تا کل ای کریم ** بوی بر از ضد تا ضد ای حکیم
Doğrusu savaşlar, barışa sebep olur. Yılancı da kim için yılan aradı.
جنگها می آشتی آرد درست ** مار گیر از بهر یاری مار جست
İnsan, geçim için, rahatlık için yılan arar, gamdan kurtulmak için gam yiyip durur.
بهر یاری مار جوید آدمی ** غم خورد بهر حریف بیغمی
O da o karda, kışta dağları dönüp dolaşmakta, iri bir yılan arayıp durmaktaydı.995
او همیجستی یکی ماری شگرف ** گرد کوهستان و در ایام برف
Derken bir dağda iri bir ölmüş yılan gördü. Şekli bile gönlünü dehşetle dolduruyordu.
اژدهایی مرده دید آنجا عظیم ** که دلش از شکل او شد پر ز بیم
Yılancı, o şiddetli kış mevsiminde yılan ararken o koskoca ölü ejderhayı gördü.
مارگیر اندر زمستان شدید ** مار میجست اژدهایی مرده دید
Yılancı, halkı hayretlere düşürmek için yılan tutar. İşte sana halkın bilgisizliği!
مارگیر از بهر حیرانی خلق ** مار گیرد اینت نادانی خلق
İnsan, bir dağa benzer, dağ nasıl aldanır, nasıl olur da bir yılana hayran olur?
آدمی کوهیست چون مفتون شود ** کوه اندر مار حیران چون شود